İsyan

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

İnsanoğlu zaman zaman yapılan bir haksızlığa tepkisini, sesinin çıktığı kadar bağırmakla dile getirir. Bu davranışı her yerde görmemiz zordur. Genelde baskılı rejimlerde böyle isyanlar bıçak kemiğe dayandığı zaman tepki adına yapılır.

Genelde bizim toplumumuz 650 sene padişahlıkla yönetildiğinden, genlerine kadar işlemiş olan bir pısırıklık mevcuttur. Osmanlı’da hak arayanların baş kaldırmalarında mutlaka isyancılar hayatları ile ödemişlerdir.

Osmanlı’daki ilk isyanlar, şehzadeler arasında güç dengelerinin savaşı olarak görülür. Bilindiği gibi padişahlar tahta geldiklerinde cülus dağıtıp, askeri sakinleştirmeye yönelirler. Saltanata gelen her Şehzade yeniçeriyi yeterince parasal tatmin edemeyince ‘Kelle İsterük‘ denilmeye başlanmıştır. Yeniçeri Kelle olarak adlandırdığı ödülünü, aslında Padişah olmasında cülusa elleri sıkı olan sadrazamların bile kellelerini isteme cüretinde asker açıkca bulunmuştur.

Hele Lale Devri’nde İstanbul’un bütün güzelliklerini yok etme bahasına isyan çıkartmışlardır. Osmanlı’nın çöküş döneminde sefere çıkmayan padişahlar, askeri tatmin edebilecek yolları aramamışlar. Kimisi şair olmuş, kimisi bestekar. Ama askerin karnı bununla doymamış, için için kaynamış. Zaman olmuş yeniçeri her istediğini Padişaha yaptırmışlar. Kimi şehzadeleri zindanlarda boğmuşlar, kimilerine ise tecavüz etmişler. Yapılan isyan hareketini incelemektense, isyana sebep olan makul nedenleri incelemekte yarar olduğuna inanırım.

Sarayda saltanat zevkü sefada yaşanırken , halk inim inim inler. Memlekette ne adalet, ne hak sergilenir. Keyfi idare ile yaşayan ahali mecburen durumu kabullenir. Ancak nereye kadar.

Osmanlı 650 yıllık sadaret boyunca 74 sadrazam Bosna Hersek’ten devşirilmiş enderunda yetiştirilip atanmış. Onlar, Osmanlı’yı idare etmişler. Osmanlı’nın yatırımlarını kendi öz yurtlarına yapmışlar. Anadoluya bir tek çivi çakmadan geçen yüzlerce yıl. Ne zaman askere ihtiyac olmuş, Anadoludan toplanmış. Asker ise seferde kazanılan savaş ganimetleri için bu cendereye dahil olmuşlar.

Bir başka söylemle talan ve soygun için bu harplere katılmışlar. Kazanılan bir savaşta, elde edilen bir şehire, Padişah girmeden evvel yeniçeri şehri talan eder, herşey durulduktan sonra Padişah şehire girer, yöreyi haraca bağlar ve İmparatorluğa gelir kaynağı temin ederlerdi.
Osmanlı bu talanla uğraşırken, Avrupa’lı devletler dinde reform yapıp Papazların tahakkümünü dizginlerler. Isa’dan 1450 sene geçtikten sonra dinde reform oluştururlar. Matbaayı kurup halkın bilinçlenmesine çalışırlar.

Ne ilginç tesadüf! Hesaplama 630 seneye 1400 ilave ederseniz, neredeyse 2030 civarına gelinmekte.

Ekranlarda, kürsülerde kendi kafasına göre dini yorumlayan yüzlerce yobaz, cahil halkı menfaatleri doğrultusunda kurgulamaktalar.
Oy potansiyeli olan bu meczuplara göz yuman idareye, halk nefret etmekte.
Erkek egemen bir yapıya sahip olan toplumumuz, kadına 650 senelik erkek egemen baskıyı devam ettirmesine isyan etmekte.
Ancak teokratik rejimlerde olduğu gibi kanun ve OHAL yasaları ile toplumun ağzını kapatan idare, mantıksız kararnamelere bel bağlayıp, halkın nefes almasını engellemekte.
Kadınları bu toplumun eşit bir bireyi olduğunu da kabullenemeyen kafaların çıkarttığı yasalarda, mantık aramayı, son 15 senedir bıraktık. Ancak geçtiğimiz seneler içinde kadına yönelik cinayetlerin yüzde 214 artmasına artık halk isyan etme durumuna geçtiğini görmekteyim.

11 Mart Pazar günü Ankara’da, Yenimahalle’de Karşıyaka olarak adlandırılan mezarlıkta ikindi namazında bir cenaze törenindeydik.
Er kişi niyetine ayrılmış bir yerde cenazeler, hatun kişi olarak ayrılan yere vefat eden bayanları sıralamışlardı.
Cenaze namazına MHP Başkanı da gelip saf tuttuğunu izledik. Bu arada fotoğraf çekmek adına bir kaç muhabir de yerlerini aldılar.
Cenaze namazı sonunda helallikler verilmesini takiben, din görevlisi cenazelerin alınabileceğini söylemesinden hemen sonra Hareket Partisi Başkanı, mevfta Hatun kişinin cenazesine yöneldiği sırada arka saflardan çığlıklar atarak kopup gelen bir kadın bağırarak :
’Benim kızımın cenazesine erkekler el sürmesin, yedi yerinden bıçaklıyarak kızımı öldüren erkekler, kızımın cenazesine elinizi deymeyin, yalnız bırakın, sen (MHP Başkanını kast ederek) git benim kızımın başından” diyerek isyanını dile getirişini ibretle izledik.
Devlet’in süratle oradan ayrılması da hazin bir tablo idi.

Bu ülkede kadınlara tahakküm tatbik eden radikal dinci grupların ve insanları kafatası yapısına göre ayırmaya kalkanların sebep olduğu cinayetlere tepki olarak acılı annenin sabrının taştığını ve bıçak kemiğe dayandığını gözler önüne koyması olarak değerlendirdiğim böyle isyanlar, size ne anlatır bilmiyorum, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

İsyan