İMTİYAZ

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Osmanlı Devleti’nin son döneminde Istanbul ve civarında bulunan kömür madenlerinin çok önemi vardır. II Mahmut zamanında Ereğli’de Uzun Mehmet adında bir köylü 1829 tarihinde kömür mağdeni bulunmasına rağmen, bu mağden işletmeye 1841 yılına kadar açılmamıştır.
Sultan Abdülmecid zamanında İnglizlerle iş birliği yapılarak işletmeye açılan bu ocaklar için kurulan Kumpanya’da paşalar kurumun hisselerini paylaşırlar. Daha sonra Abdülmecid Han Kumpanya’nın yarısının sahibi olduğu bilinmektedir. Osmanlı’da yabancı sermaye ile işletme tesis olunması mümkün olmadığı için birçok İngiliz şirketleri yerli yatırımcılar marifetiyle KömürKumpanya’larına ortaklık tesis etmişlerdir. İngiliz donanmasına zaman içinde kömür verdiklerinden, Osmanlı Devletinin gelir hanesine girdiği, fakat hangi değerden girdiği bilinmemektedir.
Değerli okul arkadaşım Günhan Danışman’ın bu konuda çok değerli bir araştırması vardır.
İstanbul ve civarındaki kömür havzaları hakkında tarihsel bilgileri yayınlaması, gerçeklere ışık tutmaktadır. Istanbul’un kuzeyinde bulunan Kumköy ve Kilyos civarına yayılan arazide, derinliği 2 metreden başlayan ve 8 - 10 metreye kadar inen açık işletme linyit kömür damarları, 1914 den başlayarak çeşitli dönemlerde özel şirketlere mağden işletme sözleşmeleri ile kullanım sağlanmıştır. Bu açık işletme kömür ocakları ile Istanbul’un yakıt ihtiyacına cevap aranmıştır. Kilyos, Kumköy ve Yeniköy kömür havzalarından elde edilen kömürün aşırı kül bırakması, %25 oranında nemi bulunması, içeriğinde fazla kükürtlü olması , evlerde hatta merkezi ısıtma sistemi bulunan kalorifer kazanlarında yandığı zaman, bol miktarda duman salması , rüzgar olmadığı dönemlerde Istanbul şehri için hava kirliliğine sebep olduğu bir gerçektir.
1950 li senelerde mevcut ormanlardan kesilen ağaçları yakıp ısınan halk, sebep oldukları orman katliamı tehlikesine, 1954 yılında çıkarılan bir kararname ile halkın linyit kömürü kullanması teşvik edilmiştir. Bu tarihi süreç içinde yörede 30 dan fazla kömür mağdeni işletme rushatı verilmiştir. Böylelikle araziler kötebek tarlasını andıran bir görüntüye bürünmesi gecikmemiştir. Hızla büyüyen Istanbul’un gecekondu bölgeleri, bununla büyüyen ısınma ihtiyacı, Istanbul’un kuzeyinde bulunan kömür havzalarına değer kazandırmaya başlamıştır.
1973 yılında yaşanan petrol krizinde Kumköy, Kilyos ve Ağaçlı yörelerinde bulunan kömür üretimi, doğa yapısına bakılmaksızın artmaya devam etmiştir. İmtiyazlı Kömür Mağdeni İşletme sahibi şirketler, bu yöredeki kömürü çıkartmaya belirli bir süre için rushat aldıklarından, süre bitiminde araziyi nasıl bırakacakları da, bu imtiyazda belirtilmiş olduğu bir gerçektir.
Bu kömür işletmeleri üzerinde bir çok doktora tezi hazırlanmış, Üniversiteler doğanın nasıl tekrar geri kazanılması konusunda kurumlara rapor hazırlamışlardır. İşletme sahipleri bozulan doğanın yeniden düzenlenmesi ve geliştirilmesi için doğa onarım çalışmaları yapmayı, imtiyaz sözleşmeleri içinde teahhüt etmişler. Mağden çıkarmak için açık işletme sürecinde oyulan arazileri tekrar kapatıp ağaçlandırmayı teahhüt eden bu şirketler, araziyi yeniden düzenleme, ağaçlandırma ve doğa onarımı maliyetlerini kara kara düşünmeye başlarlar. Nereden baksanız onlarca senelik kömür işletmesinin yarattığı doğa katliamı nasıl düzeltilir? Ayrıca doğal gaz döşenen Istanbul’un artık kömüre ihtiyacı kalmadığıda bir acı gerçek. Bu kömür ocaklarının bulunduğu araziyi kim, nasıl ve hangi parayla düzeltecek?
Mevcut kömür işletme sahipleri bir kapının zilini çalarlar. Bir büyük proje planlanıp bu arazinin üzerine konulursa, işletme sahipleri hiç bir bedel ödemeden bu arazilerin geri kazanılması teahhütlerinden kurtulabilirler. Bu proje Istanbul için bir üçüncü hava limanı projesinin bu arazi üzerine planlaması neden olmasın, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
Metin Atamer

İMTİYAZ