ZAMANI VAR

YAYINLAMA: 25 Mart 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 24 Mart 2025 / 16.57

Zaman zaman düşünüyorum da bu ülkede yaşamak için dünyaya ya erken gelmişim ya da çok geç kalmışım. Yani yaşadığımız bu ülkeyi beşeriyetin başladığı yer olarak görmekteyim. Her medeniyet bu topraklarda başlamış. Telaffuz edilen ‘on bin yıl bile az’ diye söylemlere doğrusu inanmaktayım. Yazılı tabletler, yapılan kazılar, bulunan eşyalar ve en sonunda tesadüfen bir çoban tarafından bulunan GÖBEKLİTEPE, bu düşüncemi doğrulamakta. Daha da geriye gidebilecek mutlaka toprak altında bulgular olduğuna inanmaktayım. Bu nedenle gelişmiş birkaç ülkenin bu topraklarda gözü ve emelleri olduğuna adım gibi inanmaktayım. 

Bu konuda güçlü ekonomisi bulunan ülkelerin birçok planları olduğuna da inancım tamdır. Ekonomisi güçlü olmayan ülkelerin yer üstü ve yer altı servetlerine gözlerini dikip planlar yaptıklarını ben gibi siz de bilmektesiniz. 

Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanıyım’ diye ortaya çıkanlar da bu projenin maşası olmaktan geri kalmazlar. Belki biliyorlardır, belki de bilmezlikten gelip, kirli projenin bir parçası oluverirler birden. Bir kere çarkın içine dahil olursanız, çark döndükçe girdaptan kurtulma imkanınız kalmaz. Verilen bütün görevleri mutlaka yapmak için her şeyi feda etmeye başlarsınız. Bunu isteseniz de istemeseniz de yapmak mecburiyetinde kalırsınız. Genelde filmi geri sarıp nerede hata yapıldığına bakamazsınız. 

Çünkü artık girdabın içinde olduğunuzdan, ‘EY BAŞKAN’ diye ortaya çıkarsanız, başkan senin yatırımlarını araştırma kartını ortaya koyar ve sonrasında gönderdiği uçağa rahip efendiyi içine elinle koyup gönderirsin.  Göndermezsen senin çamaşırlarını yıkamaya başlarlar, işte o zaman geri dönüşü olmayan bir yola çıkmış olursunuz. 

‘Ne istediler de vermedik,’ diye söylemin arkasında yatan konuyu iyi incelemek gerekir. Her meslek için yapılan imtihan soruları çalınmasının kimler tarafından yapıldığını araştırmak gerekir. Hangi okulların soruları çalındı hatırlar mısınız? Askeri okullara giriş imtihan sorularının bile çalınmasının üzerine kimsenin gitmemiş olduğunu unuttunuz mu? Okyanus ötesinden kumanda edilen bir eğitim sisteminin çarkları içine kendi adamlarının yerleştirilmesini sizler de izlediniz. 

Askerin içine bile sızan bu güç neler yaptı neler, son 20 senede. Bir hatırlayın ne olur. Dünyanın en güçlü ordusuna sahip olan bir Türkiye vardı DÜN. Bu süreç içinde bugün artık bu güçlü orduya sahip olduğumuzu söylemek biraz zor. 

Ülkemizin banisi, çürümüş bir külden yepyeni bir Cumhuriyet ülkesi yaratan Mustafa Kemal Atatürk’ ü bile unutturmaya çalışan güçlere alet olanlar var ülkemizde. ATATÜRK demeye güçleri yetmemekte. Genç neslin ATATÜRK e sahip çıkmasını seyretmekteyim. Kimi zaman Anıt Kabir civarından geçen yolu kullanırım. Her seferinde onlarca otobüslerle gelen çocuklar, ATATÜRK’ün yattığı ANITKABİR’ e koştuklarını görmek, bana heyecan vermekte. Küçücük çocuklardan tutun da ellerinde değneklerle, dünyanın saydığı insanı ziyarete gelen yaşlıları gördükçe gelecek için endişelerim dağılmakta.  

Yine de bazı kuşkularım var gelecek için. Sadece son 20 senede 30800 cami yapılırken, genç nesil çocukların eğitileceği okullar için yeterli yatırım yapılmadığını izlemek beni ziyadesi ile üzmektedir. Türkiye’de 25,245 ilk okul olduğunu biliyoruz. Yapılan bir başka istatistik rakamı size daha çarpıcı geleceğini düşünmekteyim. 

Birgün gazetesinin bir haberini aktarmak isterim sizlere. Ülkemizde 2023 senesi itibari ile Türkiye’de ihtiyaca bakılmaksızın şehirlerde kırsal alanda inşa edilen cami sayısı 90 bine dayanırken, giderek artan nüfusla birlikte artan okul ihtiyacına cevap vermeye çalışan 60 bin 734 okul olduğu biliyor muydunuz? 

Türkiye de her yıl açıklanan ülke bütçesinden en büyük payın, diyanet işleri tarafından kullanıldığını biliyor muydunuz? 

İşte bu nedenle biz ‘MUASSIR MEDENİYELER’ düşlerimizin peşinden koşamamaktayız. Çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak için çok çalıştığımızı düşünmekteyim. Ancak bunda muvaffak olduğumuzu hiç düşünemiyorum. Torunlarımıza yaşanabilir bir vatan bırakamadığımızdan dolayı üzülmekteyiz. Medeniyetlerin beşiği olarak adlandırdığımız bu vatan toprağını bizlere emanet eden, bir önceki neslin önünde saygı ile eğilmekteyiz.

Utancımdan Anıt Kabre gidemiyorum, nasıl çıkacağım ATA RAHMETLİ’nin huzuruna? 

Zamanı var ki gün gelecek yüzüm olacak huzura çıkmaya, belki yarın belki yarından da yakın diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

 

ZAMANI VAR
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *