ANASAYFA arrow right Güncel

Bana, insanın kendi memleketi için neler yapabileceğini gösterdi

Bana, insanın kendi memleketi için neler yapabileceğini gösterdi
YAYINLAMA: 08 Kasım 2021 / 20.58
GÜNCELLEME: 08 Kasım 2021 / 21.24
Üzerinden iki yıl geçti. Hala dertleşmek için elim telefona gidiyor. Sonra hatırlıyorum artık telefona bakamayacağını.

Avukatlık cübbesini giydiğim gün vefat etti. İkinci kariyer olarak emek verdiğim avukatlık eğitimini almam için öyle cesaret vermiş, destek olmuştu ki kadere bakın cübbe giymiş halimi göremedi. Bu nedenle cenazesine yetişemedim. Bir taraftan üzgün, bir taraftan müsterihim.

Ben Gaziantepli değilim. Bana, insanın kendi memleketi için neler yapabileceğini gösterdi. Gaziantep’i çok seven, sürekli Gaziantep’in tanıtımını ve iyiliğini düşünen bir entelektüeldi. Belki memleketini bu kadar sevmese, lisans ve lisansüstü eğitimini aldığı yurt dışı veya İstanbul’da kalsa kendisi için daha iyi ekonomik sonuçları olan bir hayat yaşayacaktı. Memleketini severek seçtiği anlaşılıyor. Koşullar değişse bile terk etmemiş.

Doğma büyüme Antepliydi. Çok sıra dışı bir insandı. Müthiş donanımlı. Gelişen güncel olayların analizini, mutlaka onun ağzından da duymak isterdim. Her zaman, her şeyi olduğu gibi yazamazdı tabi. Kayıt dışılar kendisinden dinlenmeliydi.

Gaziantep’i ve Gaziantepli’yi onun gözünden tanıdım. Bu nedenle kısa sürede kendimi Gaziantepli gibi hissetmeye başladım. Artık hayatımın sonuna kadar orada yaşarım derken, memuriyet görevi beni başka yere götürdü. Onun sağlığında hep bir ayağımı Gaziantep’te hissettim ve öyle oldu.

“Antebin Yüzleri” isimli çalışmasından heyecanla bahsetmişti. Bir katkım olsun istedim. Soruları beraber hazırladık. Küçük de olsa bir katkım olduğu için mutluyum. Zekasını o zaman daha da iyi fark ettim. Sorulacak sorular, insanı geçmişi hakkında düşünmeye yönelttiği gibi, geleceğini planlamasını sağlıyordu. Bu sorulara verilecek samimi cevaplar, bir insan profilini aynı yansıması gibi ortaya çıkarırdı. Soruları önce kendime sordum. Sonra oturup Hukuk Fakültesi’ne girmeye karar verdim.

Aykut Tuzcu ile beraber unutamadığım bir anımı, anlattığı fıkra ile tatlı bir şekilde sona erdirmek istiyorum.

Bir gün onun ofisinde otururken, sanayi tarafında bir duman yükseldiğini gördük. Küçük çaplı bir yangın çıkmış olmalıydı. Hemen fıkrası geldi:

“Bir Amerikalı ile Antepli, eşleriyle birlikte Maldiv Sahilleri’nde, ellerinde kokteyl, güneşleniyorlar. Tanışalım diyorlar.

Amerikalı;

Benim Amerika’da büyük bir restoranım vardı. Ama geçen yıl çıkan büyük tufanda yerle bir oldu. Sigortadan aldığımız parayla, restoranı yeniden kurmaktan vazgeçerek, karımla dünyayı gezmeye karar verdik, diyor.

Antepli;

Aaa, ne tesadüf! Bizim de hikayemiz benzer. Benim de Antep’te bir fabrikam vardı. Büyük bir yangında kül oldu. Biz de sigortadan parasını alarak, eşimle dünyayı gezmeye karar verdik, diyor.

Kısa bir sessizlik oluyor. Kokteyllerinden birer yudum alıyorlar. Bizim Antepli, Amerikalı’ya dönüyor, büyük bir merakla, Yahu! Söyler misin, tufanı nasıl çıkardın?”

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *